Gecesel Şeyler

Ay: Şubat 2018

Sıradan Bir Gece

İnsanın, gecenin hangi saati olduğunu bile umursamayacağı bir zamanda, dışarıdaki hafif rüzgarın ve gökyüzünden gözyaşı gibi dökülen yağmurun dansını seyre dalmıştı. Sessizdi her yer sanki tüm şehir düşüncelerin sesinden sağır olması için sessizliğe gömülmüştü. Gözlerini kapattığında gördükleri güzel ve eski anılardı ama artık hüzünden başka getirisi olmayan fırtınadan sonra etrafa saçılan eşyalardan farksızdı. Yağan yağmurun altında biraz ıslanmak istedi sanki hatırlamak istemeyeceği anıları yağmur sularıyla üzerinden atabilecekmişcesine. Neden yaptığını bilmeden kendini sokağa attı. Kalan son iki sigarasından birini yaktı, nefes almak için ona ihtiyacı var gibiydi. Ama aslında oyalanmak için yaptığı bir uğraştan başka bir şey değildi. Göğsünün üzerinde hissettiği ağırlık herkesin dediğinin aksine her geçen gün daha da hissedilir hale geliyor daha da ağırlaşıyordu. Denizin kenarına kadar yürüdü ve son sigarasını yaktı. Karanlıkta kayalara acımasızca vuran dalgaları göremese de sesini duymak yetiyordu. Yağmur durdu, rüzgar yavaşladı ama hala denizden gelen esintide onun sesini duyabiliyordu. Bu nasıl mümkündü ki? Onu sevmeyen, onu düşünmeyen birini sanki yanındaymış gibi hissetmek. Yüzlerce kilometre varken arada sanki elini uzatsa ellerini tutabilecek gibi. Denize doğru bakarken derin bir nefes aldı sanki bütün havayı ciğerlerine doldurmak ister gibi. Avazı çıktığı kadar bağırarak küfürler etti onun tenini hatırlatan, kokusunu getiren rüzgara. Hiçbir şeyin daha iyiye gitmeyeceğini bilerek eve döndü, uyuyamayacağını bilerek yatağına yattı. Bir kaç saate güneş doğacak yine maskesini takacak rolünü oynamaya devam edecekti.

Varoluş

Sabah güneş doğmadan hemen önceki zamanı kendimce her zaman çok güzel bulmuşumdur. Tanrının seni karşıma çıkaracağını ve gözlerine baktığımda o anı göreceğimi tahmin edemezdim. Bakışlarındaki sertlik o an ki havanın soğukluğu, gözlerinin rengindeki güzellik ise güneşin doğup içimi ısıtacağının verdiği güven hissi ile bire bir.. Dudaklarının kıvrımları deniz ve gökyüzünün birleştiği yerde ufuk çizgisinde gördüğüm narin çizginin oluşmasına ilham vermiş. Tanrının dünyayı yaratabilmek için güzelliğini örnek aldığı gerçeği, baktığım her varoluşta seni görmemi açıklıyor. Köprücük kemiğine kondurmak istediğim öpücüğün sebebi yok sadece istiyorum. Elmacık kemiklerini avcumun içine alsam, yüzüne baktıkça evrenin yaratılışını görsem. Bütün hayatın, bütün varoluşun kaynağı sen. Saçlarının içinde gezen parmaklarım bulutların arasından zarifçe geçen kuşlar gibi huzur verse sana.

Güneş doğmak üzere. Gözlerinde gördüğüm sıcaklığın bir kısmını gün doğumunda hissedebiliyorum. Dudaklarındaki kızıllığı ise gün batımında bilincime resmedebiliyorum. Senin yokluğunun hissettirdiği boşluğu anlatabilmemin imkânı yok. Ne kelimeler yetebilir ne de benim zayıf insan yeteneklerim bu hissi aktarmamda yeterli olur.

Varoluşun kaynağı olmanın yanı sıra kusursuzluğun yaşayan kanıtısın. Seni sevmemem elde değil.

Nehir

      Bir rengi sevdiği için mi o renge sahip nesneleri kendine yakın hisseder insan, yoksa bir nesneyi

yakın hissettiği için mi onun rengini sever? Bu sorunun farklı düşünce tarzlarına göre onlarca açıklaması

olabilir ama umurumda değil. Benim emin olarak bildiğim şey senin gözlerini ve gözlerinin rengini ayrı

ayrı seviyor oluşum. Yüzünün hatlarını ezberlemek için gözlerimi ayırmadan seni seyrederken, gözlerine

baktığımda donup kalışlarımı anımsıyorum. Zamanın göreceli olduğu fikrine inancımın doğduğu andı

gözlerine ilk bakışım. Sadece yüzüne bakarak parmaklarımın yüzünde gezindiğini hissedebiliyordum.

Gözlerinin önüne gelen bir tutam saçını yavaşça kulağının arkasına atışımı düşünüyordum. Sana

baktığımda sadece bu hayatı yaşamıyorum, seninle ilgili olabilecek her olasılığın gerçek olduğu sayısız

zamanı düşünmek istemsizce yaptığım davranışlardan biri.

Konuştuğunda duyduğum ses bir piyanodan çıkan en uyumlu sesler ile oluşmuş dünyanın en harika

müziğini dinlemek gibi. Anlayamıyorum nasıl oluyor da içimde benim bile bilmediğim bir derinlikte seni

bulabiliyorum.

Ay yine terk ediyor gökyüzünü

Düşünceler kılıç darbeleriyle benliğime saldırıyor

Her şey bitecek

Kendim olarak kalacağım

Soğuk yatağımda hareketsizce

Düşüncelerim durduğunda uyumak için çırpınışlarım

Ne kadar sefilce

Asla uyuyamam ki

İlaçlar?

Ahh onlar uyutmuyor bayıltıyor

Bedenim seni hayal etmekten, seni düşünmekten yorgun

Bırak beni

Gözlerimi kapattığımda çıkma karşıma

Sadece git

Off

Git derken bile zaten hayatımda olmayan senin hayalinin gideceğinden korkan bir ben…

Gitme pekala sev yeter..

© 2024 Gecesel Şeyler

Theme by Anders NorenUp ↑