Gecesel Şeyler

Ay: Ocak 2020

Ruhum

Hissetmek için renklere ihtiyacı yoktur insanların ve hatta inanılanın aksine kalbe de ihtiyacı yoktur hissetmek isteyenin. Hayat denen karmaşık sürecin tam ortasında durur bize asıl gereken. Her zaman düşünmüşümdür sahip olduklarım arasından en değerlisinin ruhum olduğunu. Pek çok kimse varlığından bi haber yaşar. Bedeni terk edip tüm yaşamı beraberinde götürürken anlaşılır her şeyin temelinde ruhun olduğu fakat bu defa telafisi, geri dönüşü yoktur. Geceleri ansızın duyarım yıpranmış ruhumun yakarışlarını, benden şikayet edişini. Elimde değil !! Hissetmek kabiliyetim, uzun zaman önce anılarımla birlikte beni terk etti. Geçmişime baktığımda gördüğüm manzaralar her seferinde ruhumu daha fazla yaralar. Küçük bir çocukken, en büyük derdim dizimdeki yaralar iken, zannederdim ki insanın ruhundaki yaralar da zamanla kabuk tutar. Vaktiyle kimse bahsetmemişti iyileşme yetisinin yalnızca bedene mahsus olduğundan.

Her seferinde olduğu gibi yine, hem bedenime acımasızca nüfuz eden hem de yaşattıklarıyla düşüncelerimi şekillendiren, zaman gösterdi ruhumun yaralarını nasıl saracağımı. Dünya üzerinde her ruhun bir eşi bulunduğunu öğrenip kendimce umutlanmamı, yazgımın gülerek seyrettiğinden haberim yoktu. Belli ki öyle bir gizlemişti ki son nefesimin hemen öncesine kadar ruhumun sarılacağı bir şey olmayacaktı. Zaten umudun zatı halime eğreti durmasından belliydi.

Her şeyin sonunda ruhumu sarıp sarmalayacak tek ilacın güneş olduğunu kabullendim fakat yaklaşıp dokunmak istesen alevler içinde kalıyorsun, korkup uzaklaştığında buz tutuyorsun. Nereye ait olduğumu bulmak için bir yanıyorum bir donuyorum.

Bitmek

İnsan olacağını bildiği ama olmayacağına inandığı hiçbir şeyden kaçamaz..

Şimdi görüyorum, yaşanmışlıkların öncesinde ruhumun teninde birikenleri görmezden gelmek ne büyük hata! Bilmezdim yaşamadan önce ruhun kabuk tutmaya meyilli olduğunu. Varolmayan hislerimi gözlerimin önünü kapatacak kadar büyüttüğümün farkına vardığımda uyandım. İki türlü adlandırılabilir bu “uyanmak”, “bitmek”. Tezatlığın can verdiği bu hal beni düşünmekten bitap düşürüyor. Bitmek, başlangıcın tohumu mudur yoksa başka alemlerde yaşanan bir rüyanın ölümü müdür?

Telaffuzuna gücüm yetseydi de haykırsaydım.. Güneşi sayardım seni, soğuktan buz tutmuş yaşantımın. Bilinmezlerin ardına saklardın keskin sözlerini. İnkar ederdim varlığını, sana dair bütün kötülüklerin. Ne ben dile getirebilirim parçalanmış ruhumun yakarışlarını, ne de siz dinleyebilirsiniz.

Her şeye rağmen “ölüyoruz. Demek ki yaşanılacak..”

© 2024 Gecesel Şeyler

Theme by Anders NorenUp ↑